İnsan Beyni Hakkında 10 Efsane ve Gerçek
Beyin Hakkında 10 Efsane ve Gerçek
Hollywood aksiyon filmi LUCY'de bir nöroloğu canlandıran Morgan Freeman dinleyicilere şöyle hitap ediyordu: "İnsanoğlunun beyninin sadece %10'unu kullandığı tahmin ediliyor. Bir düşünün, ya %100'ünü kullanabilseydik?" Bu iddiayı herkes daha önce duymuştur fakat ne yazık ki doğru değil. Bu filmi izleyen iki sinir bilim yüksek lisans öğrencisi gerçekleri duyurmaya karar vermişler. "Bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğinin farkına vardık" diyorlar. Şimdi şaşırtıcı beyin efsaneleri.
(1) İNSAN BEYNİ
Beynimizin sadece küçük bir kısmını kullanıyoruz
1907'de ünlü psikolog William James, "Zihinsel ve fiziksel kaynaklarımızın sadece küçük bir kısmını kullanıyoruz" dedi. Daha sonraları bir gazeteci onun bu sözlerini çarpıtarak sıradan bir insanın zihinsel kapasitesinin yalnızca %10'unu kullanabildiğine dönüştürdü. Bununla birlikte beyin taramaları beynimizin her kısmını kullandığımızı, fakat bu kısımların hepsini eşzamanlı çalıştırmadığımızı gösteriyor. İşte bu yüzden beynin herhangi bir bölümünün aldığı hasar genelde zihinsel ve davranışsal etkilere yol açıyor.
(2) KLASİK MÜZİK
Bebeklere klasik müzik çalmak onları daha akıllı hale getiriyor
Georgia Eyaleti 1998'de çocuk sahibi olan ailelere klasik müzik CD'si dağıtmaya başladı. Her CD'de validen bir de mesaj vardı:"Umarım siz de bebeğiniz de keyif alırsınız ve ufaklık hayata akıllı bir başlangıç yapar." Bu her ne kadar içten bir dilek olsa da, Mozart Etkisi olarak bilinen şey kuşkulu. Bu fikir Irvine'daki California Üniversitesi'nde yapılan bir deneye dayanıyor. Bu deneyde Mozart dinletilen 36 adet üniversite öğrencisinin, IQ testlerinde, gevşeme egzersizi yapan ya da sessizliğe maruz bırakılanlardan daha yüksek skor elde ettiği görüldü. Fakat bu sonuçları tekrar edebilen olmadı. Hatta 1999'da Harvard Üniversitesi'nin benzer 16 çalışma üzerinde yaptığı inceleme Mozart Etkisi'nin gerçek olmadığını gösteriyor.
(3) BEYİN HÜCRESİ
Yetişkinlerde yeni beyin hücresi oluşmaz
Yetişkin farelerde, tavşanlarda ve hatta kuşlarda yeni nöronlar oluşuyor fakat bilim insanları tam 130 yıldır yetişkin insanlarda yeni beyin hücresi gelişimini saptamada başarısız oldu. Ancak tüm bunlar 1998'de İsveçli bir ekibin, beynin anıları depolamaktan sorumlu hippokampus bölgesinde yeni beyin hücrelerinin oluştuğunu ispatlamasıyla değişiverdi. Ardından İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden bir ekip 2014'te DNA'daki karbon 14 kalıntılarını hücrelerin yaşını ölçmek için kullandı ve motor denetim ve kavramadan sorumlu striatum bölgesinin yaşam boyunca yeni nöronlar ürettiğini gördü. Beyinlerimiz deli gibi çoğalan hücrelerle dolup taşmasa da, bu hücreler sürekli yenileniyor.
(4) ERKEK VE KADIN BEYNİ
Erkek beyni biyolojik olarak matematiğe ve bilime daha yatkındır, kadın beyni ise empati kurmaya
Kadın ve erkek beyni arasında küçük anatomik farklar olduğu bir gerçek. Hafızadan sorumlu hippokampus genelde kadınlarda daha büyük. Buna karşılık, duygulardan sorumlu amigdala erkeklerde daha büyük. Oysa bu efsaneye göre tersinin olması gerekirdi. Ancak kanıtlar cinsiyetle bağlantılı farkların biyolojiden değil de kültürel beklentilerden kaynaklandığını gösteriyor. 1999'da Ontario'daki Waterloo Üniversitesi'nden sosyal psikologlar erkek ve kadınlara zor bir matematik testi verdi. Testte, iyi bir matematik eğitimi almış kadınların bile erkeklerden daha düşük not aldığı görüldü. Fakat testin geçmişte herhangi bir cinsiyet farkını ortaya koymadığı söylenince, kadınlar da erkeklerle aynı puanı aldılar.
Bu yazımıza da bir göz atın >>> Dünyanın En Sıradışı 5 Kutsal Emaneti
(5) KOMADA OLMAK
Komada olmak uyumak gibi; dinç ve sağlıklı uyanıyorsunuz
Filmlerde komalar zararsızdır. Saçı başı taralı bir hasta aylar boyunca yatakta yattıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi uyanıverir. Gerçek hayattaysa komadan uyanan hastalar genelde türlü sakatlıklar yaşar ve rehabilitasyona ihtiyaç duyar. Beyin taramaları bunun nedenini gösteriyor. Fransız Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi'nden bilim insanları 2012'de beynin yüksek trafikli, yani uykudayken bile etkinlik gösteren bölgelerinin koma hastalarında tuhaf biçimde karanlık olduğunu gördüler. Buna karşılık beynin başka bölümleri açıklanamaz biçimde faaldi. Çoğu koma iki ila dört haftadan fazla sürmüyor.
(6) BULMACA ÇÖZMEK
Bulmaca çözmek belleği geliştiriyor
Sinirbilimciler bulmaca çözmenin size çengel bulmaca çözmekten başka hiçbir konuda faydasının olmadığını buldular. Albert Einstein Tıp Koleji'nin 2011 tarihli araştırması, bulmacaların 75-85 yaş arasında hafızanın zayıflamasını geciktirdiğini, ancak bilinmeyen bir sebepten ötürü, bunama belirtisi gösteren insanlarda bunu hızlandırdığını ortaya koydu. Günümüzde ise çoğu sinirbilimci bulmaca çözmenin zararsız olduğunu kabul ediyor. Fakat anahtarlarınızı nereye bıraktığınızı hatırlamanıza bir faydası olmayacaktır.
(7) ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ
Öğrenciler, öğrenme yöntemleriyle öğretim yöntemleri uyuştuğunda daha iyi öğreniyor
Dersler görsel ya da sözel olunca daha mı iyi öğreniyorsunuz? Aslında bunun gerçekle bir alakası yok. 2006'da Santa Barbara'daki California Üniversitesi, öğrencilerin talimatlar tercih ettikleri yöntemle verildiğinde test başarısında herhangi bir değişim olmadığını kanıtladı. 2009 tarihli bir makale ise hem öğrenciler hem eğitimciler arasında popüler olan bu iddiayı, yani öğrenim ve öğretim yönteminin uyuşması gerektiğini destekleyen tek bir araştırma bile bulamadı. Bununla birlikte herkesin konuları daha iyi öğrenmesini sağlayan bazı temel ilkeler mevcut: tekrarlama, sınav ve derslerin aralıklı yapılması.
(8) ALKOL İÇMEK
Alkol içmek beyin hücrelerini öldürüyor
Üç dört kadeh şarap yuvarladıktan sonra duyduğunuz o baş dönmesinin nedeni beyin hücrelerinizin ölmesi değil. Danimarka'daki Bartholin Enstitüsü alkolizmden ölenlerle hiç alkol tüketmeyenlerin beyinlerini kıyasladı ve nöron sayısının aynı olduğunu gördü. Tıpkı diğer maddeler gibi alkol de yüksek dozda alındığında beyin hücrelerini, özellikle de gelişmekte olan fetüsün hassa beyin hücrelerini öldürüyor. Fakat az kullanımda böyle bir şey olmuyor. Bununla birlikte alkol, nöronların iletişimini sabote ediyor ve insanların konuşma, yürüme, karar verme becerisini etkiliyor.
(9) ESP BİLİMSEL GERÇEKLİK
Aklınızdan geçeni biliyoruz: ESP bilimsel bir gerçeklik
Duyu ötesi algılama(ESP) ya da yaygın adıyla altıncı his, 1930'larda yapılmış bir deneye kadar uzanıyor. Duke Üniversitesi'nde botanikçi olan Joseph Banks Rhine bir kartın boş arka yüzeyi gösterilen kişilerin, testi yürütenin zihnini okuyarak kartın ön yüzündeki şekilleri doğru olarak tahmin edebildiğini öne sürdü. ESP'yi kanıtlayan başka hiçbir test olmasa da, efsane yaşamayı sürdürüyor. Bunun bir sebebi de Soğuk Savaş döneminde medyum casuslar çalıştıran CIA. CIA, ESP diye bir şey olmadığına nihayet karar verip 1995'te psişik casus ağını kapattı.
(10) BEYNİN SOL VE SAĞI
Kimi insanlar beyninin sol yanını (mantık) kullanmaya yatkındır, kimileri sağ yanını (yaratıcılık)
1960'larda California Teknoloji Enstitüsü'nde nöropsikolog olan Roger Sperry, bir dizi epilepsi hastasında nöbetleri azaltmak ya da ortadan kaldırmak maksadıyla beynin iki yarıküresini birbirine bağlayan lifleri kesti. Sonra yaptığı bir deneyde hastaların ya sağ ya da sol gözüne harfler, ışıklar ve diğer uyaranlar tuttu. Sperry, beynin sol yarıküresinin sözel bilgiyi daha iyi işlediğini, sağ yarıkürenin ise görsel ve uzamsal bilgide daha iyi olduğunu buldu. Aradan geçen yıllar içinde bu bilgiler özellikle de kişisel gelişim kitaplarında yanlış yorumlandı. Baskın yarıküreye göre kişilik tipi benimsemenin hiçbir kanıtı olmadığı gibi, aksini söyleyen bir sürü araştırma var. Söz gelimi 2012'de British Columbia Üniversitesi'nde psikologlar yaratıcı düşünmenin beynin iki tarafını da kullanan yaygın bir sinir ağını etkinleştirdiğini gösterdiler.
Gördüğümüz gibi beyin efsanelerinin aslında popüler kültürün saptırdığı, farklı olaylara evrildiği ortaya çıkmış gibi gözüküyor. Tabi bilim önümüzdeki günlerde yeni bir deneyle karşımıza çıkabilir.
Video olarak izleyebilirsiniz ve kanalımıza ziyaret edebilirsiniz; http://goo.gl/Ub8hz8
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum bıraktığın için teşekkür ederim.