Kuzey Kore ile Güney Kore Arasındaki Farklar
Kuzey Kore ile Güney Kore Arasındaki Farklar
Kuzeyde komünist demir yumrukla yönetilen bir ülke adı Kuzey Kore güneyde ise dış dünya ile ilişkilerini sürdüren demokratik Güney Kore. Şimdi Kore'nin güneyi ve kuzeyi ile ilgili gerçekler.
Kuzey Kore yönetim ve anlayış olarak Çin'e yakın bir ülkedir. 1948 yılında kurulan devlet, o zamandan beri ülkenin liderlerinin, vatandaşlar ve toplum üzerinde tam kontrol sahibi olduğu totaliter bir devlet olarak yönetilmektedir. Şu anda Kuzey Kore'nin hakimi Kim Jong Un'dur. Ülkenin kuruluşundan beri hüküm süren Kim hanedanının 3. üyesidir. Dış dünyadan kapalı bir yaşam sürülen Kuzey Kore'de vatandaşlar, ülkeyi terk etmek için hükümetten izin ister. Sınırlı olarak turistlerin ziyaretine izin verilen ülkede yabancı gazetecilere vize verilmesi oldukça ender rastlanan bir durumdur. Kara Kutu olan bu gizemli ülkeden tam olarak emin olduğumuz çok şey yoktur.
Kuzey Kore'nin hemen güneyinde ise Güney Kore denilen bir ülke var. İsimlerden de anlaşılacağı üzere bu iki ülke aslında tek bir ülke idi. Kuzey Kore aynı zamanda Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti olarak bilinirken Güney Kore Kore Cumhuriyeti olarak bilinmektedir. Japonya 1910'dan 2. Dünya Savaşı'na kadar Kore'yi yönetti. Savaş sırasında Rusya Japonya'ya savaş ilan etti. Sonrasında ABD ile yapılan bir anlaşma ile 38. paralel olarak adlandırılan bölgeye kadar Kore ABD güdümüne girdi. Amerika güneyindeki Japon kuvvetlerine saldırdı ve sonunda Japonya teslim oldu. Kore bu ortamda normale dönemedi ve Rusya ile ABD, Kore'yi geçici olarak işgal etmeye karar verdiler. Bu işgalin amacı ABD ve Rusya'ya göre özgür ve bağımsız bir Kore hükümetinin kurulmasına yardım etmek içindi. Bu reçete aslında yanlış bir tedaviydi. Rusya ile ABD arasındaki siyasi anlaşmazlıklar bağımsız ve özgür bir Kore hükümetinin kurulmasının önünde engel oluşturmuş ve istenilen sonuca ulaşılamamıştı. O zamanlar Rusya komünizm sistemi ile yönetiliyordu. Bu siyasi sistem, tüm üretim araçlarının bireylerden ziyade topluma ait olduğu anlamına gelmektedir. Komünist devletler genellikle tek parti devletleri olarak yönetilmektedir. Ülke tek bir siyasi parti ile yönetilir, diğer partiler ya yasaklanır ya da seçimlerde küçük katılımlara izin verilir.
Amerika ise tıpkı bugün olduğu gibi demokrasi adı altında böl ve yönet anlayışının değişmediği bir ülkedir. Amerikan hükümet sisteminde seçimler özgürce ve doğrudan gibi gözükse de üst aklın önceden belirlediği isimler genellikle başkan seçilirler. Seçimlere bir çok parti katılır gibi gözükür ama çeşitli manipülasyonlarla yine istedikleri parti öne çıkar. Amerika ve Batı, kapitalizmin hüküm sürdüğü bir sistemi destekliyorlar. Bunu açıklamak gerekirse: Ticaret, sanayi ve üretim araçları özel olarak mülkiyete ait olup kar amaçlı işletim sistemidir Kapitalizm.. Fakat bunu biraz daha değiştirip halkların sömürüldüğü, dünya genelinde %10'luk bir kesimin kontrolünde olan bir gerçektir kapitalizm..
Rusya ve Amerika arasında yaşanan bu gerginlikler sonrasında 1948 yılına gelindiğinde bir Kore hükümeti hala kurulamamıştı ve sonra Kore'nin kuzeyinde ve güneyinde iki ayrı hükümet kuruldu.
Sonuç olarak işgalcilerin siyasi fikirleri Kuzey Kore'de Komünist, Güney Kore'de ise Kapitalist bir düzen ortaya çıktı. Bununla birlikte çok partili sisteme geçiş 1987'ye kadar sağlanamadı. Bu tarz bölünmeler ve geçiş süreci zaman alabiliyor.
2. Dünya Savaşı'nın ardında tarafların ikisi de kendilerini bütün Kore'nin meşru bir hükümeti olarak görüyorlardı. 1950 yılında Kuzey Kore 3 yıl süren Kore Savaşının kıvılcımıyla Güney Kore'yi işgal etti. Günümüzde iki ülke halen savaş halindedir; bir barış antlaşması imzalanamamıştır.
Bununla birlikte taraflar arasındaki 1953 Ateşkes Antlaşması düşmanlıkların sona erdiği anlamına geliyordu. O zamandan beri iki taraf 4KM genişliğinde dünyadaki en ağır silahsızlaştırılmış bölgesi ile birbirinden ayrılmış durumda. O bölgeye kimsenin geçişine izin verilmiyor. İçinde çeşitli hayvanların olduğu doğal bir park haline gelmiş durumda. Kuzey Kore kendini dış dünyadan izole etmiş durumda. Batı ise izolasyon politikası ve açık olmayan dış politikası nedeniyle Kuzey Kore'yi kuşkuyla izliyor. ABD ise Trump yönetimiyle birlikte Kuzey Kore'nin nükleer heveslerinin tam bir tehdit olduğu görüşünde sesini iyice yükseltmeye başladı. ABD'nin bu tutumu takınmasındaki en büyük etkenlerden biri de Kuzey Kore'nin 1980'lerde Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına üye olmasına rağmen 2006 yılında bir nükleer bomba test ettiğini açıklamasından kaynaklanmaktadır. Kuzey Kore bunun yanında 2009, 2013 ve hatta bugünlerde de nükleer ile ilgili kışkırtıcı açıklamalarını sürdürüyor. Dünya tarafından bir çok yaptırımla karşı karşıya bırakılan Kuzey Kore bildiğini okumaya devam edip hiç bir ülke ile samimi dostluklar kurmak istemiyor.
1990'ların başında Güney Kore komşusu ile çatışma ortamından uzakta devam etmeye çalışıyor gibiydi. Bazı yardım paketlerini yoksul Kuzey Kore'ye gönderdi. Güney Kore tüm dünyaya Kuzey Kore'ye yapılan ekonomik yaptırımların sona ermesi için çağrıda bulundu. 2000 yılında hem kuzey hem de güney, gelecekte olası bir yeniden birleşme yolunda çalışmalar yapmayı kabul etti. Bu belki de sadece dünyanın gözünü boyamaya yönelik bir girişimdi. 2008 yılına gelindiğinde Güney Kore'de seçilen yeni hükümetin daha sert bir tutum sergilemesiyle bu barışçıl aldatmacanın çok uzun sürmeyeceği de anlaşılmış oldu. Kuzey Kore'nin nükleer faaliyetlerini durdurmaması bir sorundu ve sonra 2010 yılında Güney Kore'ye ait bir geminin batmasının ardından araştırmacılar bu olayın ardında Kuzey Kore'ye ait olabilecek bir denizaltı olabileceğini ileri sürdüler. Ve tabi ki bu gelişmelerin ardından ilişkiler parçalandı.
Kuzey Kore hakkında bilinen şeyler ülkeden kaçabilmiş az sayıda vatandaşa dayanıyor. Kuzey Kore'ye gideceklere tavsiyeler verip uyarılarda bulunuyorlar. Anlattıklarına göre ülkeden çıkmanın çok zor kabul edildiği ülkede farklı bölgeler gitmek için bile vize uygulaması olduğu söyleniyor. Vatandaşların çoğunun yoksulluk içinde yaşadığı Kuzey Kore aynı zamanda gıda sıkıntısı ile de uğraşıyor ve bu yüzden 2 milyona yakın insanın öldüğü tahmin ediliyor. Bu kötü durum ülkeden yaşayan insanlar tarafından dillendirilemiyor bunun nedeni de özgür basının olmaması ve sadece hükümeti öven medyanın bulunmasından kaynaklanıyor. İnternet yerine intranet kullanılıyor ve dış dünya ile bağlantıları bulunmuyor. Sitelere girmenin sınırlı olduğu ülkede telefonla uluslar arası görüşme bile yapılamıyor.
Bu yazımıza da bir göz atın >>> Alois Irlmaier'in 3. Dünya Savaşı Kehaneti - Amerika'nın İşgali
İnsan hakları ihlalleriyle suçlanan Kuzey Kore'de rejime karşı konuşmak insanların ciddi sıkıntılar çekmesine neden olabilir. İnsan Hakları İzleme Örgütü insanların düzenli olarak tutuklandıkları ve işkence gördükleri yönünde raporlar bildiriyor. Tabi bunlar Batı dünyasının da bir manipülasyonu olabilir, Kuzey Kore hakkında gerçekten abartıyor olabilirler. Kuzey Kore 60 yıldan fazla zamandır Kim hanedanının yönetiminde ve insanlardan kendilerine ibadet etmelerini istemeleri de ülkedeki özgürlüğün hangi seviyede olduğunu gözler önüne seriyor. Eğer bir işyerinde toplantıda uyuklarsanız sizi en fazla işten atarlar fakat Kim Jong Un öyle yapmıyor; toplantıda uyuklayan güvenlik şefini öldürttüğüyle biliniyor. Kuzey Kore hakkında yazılan bu raporlara rağmen her yıl 1.500 batılı ülkeyi ziyaret ediyor. Kuzey Kore ülkeye giren herkes için özel tur rehberi atar. Onun gözetiminden dışarı çıkamazsınız. Aslında iki taraf liderlerini ve yönetimini ortadan kaldırsak iki ülke insanının büyük bir bölümü oldukça saf ve temiz duygular içindeler ve tek bir ülke olmak isteyenlerin sayısı da oldukça fazla. Fakat dünya siyaseti ve tarafların siyasi iradeleri bunun önünde kocaman bir engel gibi görünüyor. Güney Kore ise son yıllarda Asya ülkeleri ile artırdığı ticaret hacmi ekonomisini büyük ölçüde geliştirdi. Bunun yanında ise Güney Kore'deki aşırı rekabetçi ortam insanları kötü etkiliyor özellikle son yıllarda intihar oranları artış göstermeye başladı.
Sonuç olarak Kuzey Kore'ye yapılacak bir müdahalenin ardından ortaya çıkacak olan birleşme senaryoları Güney Kore'nin ekonomisini ne derecede etkileyeceği Güney tarafından kuşkuyla karşılanıyor. Bu da demek oluyor ki bu sorun daha uzun yıllar gündemimizden düşmeyecek gibi duruyor.
Video olarak izleyebilirsiniz ve kanalımıza ziyaret edebilirsiniz; http://goo.gl/Ub8hz8
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum bıraktığın için teşekkür ederim.